29 Temmuz 2009 Çarşamba

Kabak Çiçeği Dolması

. 29 Temmuz 2009 Çarşamba

Bodrum’dan bahsetmek istiyorum. Bu yaz, eşim, Emre Bey ve arkadaşlarımızla birlikte gittiğimiz Bodrumdan. Daha önce hiç gitmediğim Küçükbük diye bir koy. Gündoğan merkezden hemen önce. Sessiz sakin, sokak satıcılarının olmadığı, araba gürültülerinin duyulmadığı, denizin dalgasız olduğu bir koy.

Bu koyda küçük bir otele gittik. Otel denizin dibinde. Buraya gelenlerin kafa dinlemeye geldiği belli oluyor yüzlerinden. Ve sanırım bu otelim müdavimleri de var. Otel sahibi ve çalışanları ile artık abi kardeş, arkadaş olmuşlar. Otelin havuzu sorarsanız bence gayet güzel ve her gün de temizleniyor ancak otelde kaldığımız 4 gün boyunca havuza giren sadece iki üç kişi vardı. Çünkü otel denize sıfırdı ve denizin de havuzdan farkı yoktu! Odamız da harikaydı; bir taraftan deniz ve havuz manzarası bir taraftan dağ manzarası.

Bu arada otelin yanından geçen küçük derenin yaz aylarında denizle bağlantısı kesiliyormuş. Benim dikkatimi çeken denizle bağlantısı kesilmiş olan derede belki yüzlerce balık yavrusunun olmasıydı. Orası sayesinde benim minik Emre Bey’imi epey oyalamayı başardım. Ha diyebilirsiniz ki sivri sinekten geçilmez orası. Otelin bütün camları sinek teli ile kaplanmıştı, odamızda hiç sivrisinek yoktu. Bu arada aklıma gelmişken bence önemli bir konuya daha değineyim. Odamız öğlen güneşinin altında bile serindi! Odada klima olmasına rağmen sadece bir gece klima açık yattık bu beni cezbeden en önemli noktalardan biriydi.

Benim yazmak istediğim ne Bodrum ne gittiğimiz koy ne de kaldığımız otel! Benim sizlere anlatmak istediğim eğer benim gibi yemeğe hatta yöresel yemeklere ve hatta sebzeye ve benim tabirimle “Ot Çöp” yemeye meraklıysanız gerçekten harika bir yer Serdar Hotel. Ekşili börülcesi, sıcak börülce yemeği, Ayşe Kadın Fasulyesi, bol sarımsaklı yoğurtlu semiz otu, harika kızartması, taptaze çıtır çıtır yeşil biberi, mis gibi kokulu tarla domatesi, meşhur kabak çiçeği dolması, parmak gibi sarması, favası, piyazı, patlıcanlı kırmızı biberli yoğurtlusu daha sayamadığım bir sürü yöresel yemeği… En güzeli de yemekleri, bahçelerden toplanan tazecik sebzelerden, temiz yüzlü masum köylü kadınların kendi elleri ile yapmaları. Hele akşamları iskelesine veya kumsala attıkları masalarında, mis gibi deniz kokusu ve minik dalga sesleri eşliğinde mangalda pişmiş balık ile yöresel yemekleri, buz gibi rakı eşliğinde yemek harika.

Her şeyi bir kenara bırakalım güzel ve nefis yemekleri o kumsalda yemek için bile gidilir Serdar Hotel’e. Ama gidipte kabak çiçeği dolmasını ve yemeğin yanında isteyeceğiniz tazecik çıtır çıtır biberi yemeden dönmek sizin için gerçekten çok büyük kayıp olur.

Bilge KEYKUBAT
Temmuz 2009

2 yorum:

Pelin Yazıcı dedi ki...

İşte budur. Arka bahçede ne varsa yemek yapan neslin, egenin çocuklarıyız biz. Ve inan bana o heybetli otellerin, tatil köylerinin en sevmediğim yanıdır mutfakları. Ama bu otele gitmek lazım gerçekten Bilge. Eşimin ızgarada ıspanak yapıyorlar mıdır acaba diye kafa bulmadığı bir yer bulmuş oldum sayende :)

Bilge Keykubat dedi ki...

:) Pelincim yorumların için çok teşekkür ederim.

Yorum Gönder

 

Ziyaretçi Saysı

iletişim